Toplumlar için başlıca sorunlardan biri olan ve tüm dünyanın mücadele ettiği yoksulluğun sebepleri ve mücadele yöntemleri hususunda bir çok alanda çalışmalar yapılmaktadır.
22 Aralık 1992 yılında, BM tarafından 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü olarak ilan edilmiştir. Peki 25 yıllık bir serüveni olan bu mücadelede insanlık ne kadar başarılıdır?
Yoksulluğun sebepleri konusunda kapsamlı bir çalışma maalesef yapılmamaktadır. Sonuçlardan gidildiğinde lokal çözümler üretilmekte, günü kurtarma çabaları öne çıkmaktadır. Sömürge mantığı, gelir adaletsizliği, paylaşımdaki kayırmalar ve haksızlıklar sonucunda, insanlık hem cinslerine akla gelmedik zulümleri reva görmüştür maalesef. Bu sorunu oluşturanlar, insanları açlığa, fakirliğe, susuzluğa mahkum etmişlerdir. Azınlık bir grup refah, bolluk ve israf içinde yaşarken, çoğunluk yokluk ve fakirlik içerisinde yaşam mücadelesi vermektedir. Dolayısıyla, bu düzenden faydalanan ve istifade edenler, bu sorunun çözülmesini istemeyeceklerdir.
İslam, bu mücadelenin şifreleri ortaya koymuştur aslında : Vakıf medeniyeti, yardımlaşma ve paylaşma ahlakı, komşusu açken tok yatmama ilkesi, can emniyeti, mal emniyeti ve ilme-bilgiye verdiği değer ortadadır. Sevgili Rasulümüz tarafından ilmek ilmek dokunan Mekke cahili toplumu, İmparatorluklara diz çöktüren medeni bir topluma dönüşmüştür.
Asıl mesele sebeplerdir. Değiştirilecekse, mücadele edilecekse; sebepler değiştirilmeli, sebeplerle mücadele edilmeli. Çünkü, sonuçlar ancak sebepler değiştiğinde değişecektir.
Bazı İstatistikler
Afrika’da her dört kişiden 1’i kronik olarak aç. Asya’nın büyük bölümünde açlık sorunu var. Dünyada açlıkla boğuşanların üçte ikisi Asya’da...
Yetersiz beslenmenin en yoğun olduğu ülkeler