Banka HesaplarıBağış Yap

Sudan’da Mutluluğa Ortak Olmak

Sudan’da Mutluluğa Ortak Olmak

Binlerce km uzaklıklarda dahi olsa açlık, susuzluk, hastalık, deprem, sel felaketi ile boğuşan insanların gözyaşına ve gönül yasına ortak olarak vakit kaybetmeksizin yardım seferberliğinde aynî ve nakdî yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştıran ülkemiz…

Binlerce km uzaklıklarda dahi olsa açlık, susuzluk, hastalık, deprem, sel felaketi ile boğuşan insanların gözyaşına ve gönül yasına ortak olarak vakit kaybetmeksizin yardım seferberliğinde aynî ve nakdî yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştıran ülkemiz…

Dil, din ve ırk farkı gözetmeksizin ve herhangi bir karşılık beklemeksizin geçmişten günümüze şefkat ellerini uzatan ülkemiz… Yaşlı tarihin dilinde anlatılarak, tozlu rafların arasında sıkışmış vesikaların nişanesinden aktarılarak günümüzde infak duygularını aynen devam ettiren ülkemiz...

Çağlar boyunca zamanın akıntısında süzülerek günümüze ulaşan altın çerçeve içinde yer almış şefkat gözlü, müşfik sözlü Türkiye…  Zor duruma düşmüş ve darda kalmış ülkelere, kimi zaman kıtlıkla kırılan insanlığa gemilerle gıda yardımı götürülerek, kimi zaman toplu kıyıma uğrayan toplulukları güvenli yerlere taşıyarak, kimi zaman masum halka reva görülen kan ve gözyaşı dökülmesine kılıç çekerek ve zulüm karşısında her zaman gürleyerek ülkemiz koruyucu ve gözetici pozisyonda olmuştur.

Mazimizin iftihar yüzlü değerlerin vizyonunda yükselmiş, çeşitli dil, din, ırka mensup insanlığı hoşgörü ile kucaklamış, zamanların akıntısında tarihin tekerrürüne yığılarak hayırların dilerine yapışan Türkiye tarihi. Kalemlerin şahitliğinde, kelamların ahitinde onaylanan derinlik dolu, enginlik yüklü tarihimiz…

Tarihimizi anlatırken, bilhassa Osmanlı Devleti’nin etnografik estetiği; ruhumuzun sürûruna, yüreğimizin parıltısına ve düşüncelerimizin yapısına yansımaktadır. Üç kıtaya mührünü vuran Osmanlı, dünyaya medeniyet ve adalet götürmüş, şefkat koruyucu ve kollayıcı olarak insanlığın hafızasında çürümez hayat ağacı olarak durulmuş, yüreklere sökülmeyecek tahtla kurulmuştur.

Zamanların ruhu ve mekânların yolu sürekli değişse de, yardım faaliyet ve organizasyon yapısı teknoloji hızı ile farklı hale gelse de! Kuşaklar boyu nesil yenilenip dursa da değişmeyen güzellik halkımızın infak duygusudur.

Başta devletimizin yetkili kurumları olmak üzere diğer sosyal yardım kuruluşları da dünyanın her yerine koşmakta ve halkımızın damlaya damlaya biriken aynî ve nakdî yardımlarını karşılıksız olarak ulaştırmaktadırlar.

Savaşın çalkantısında ve kuraklığın kaosunda sıkışarak çaresiz kalmış, korumaya muhtaç durumda olan bilhassa yetimlerde unutulmamıştır. Çünkü yetimler geçmişi cinayetlerle dolu batılılar tarafında kaçırılarak birkaç organı için doğranmakta ya da misyonerlerin ağında imanları çalınarak özünden ve kimliğinden uzaklaştırılmaktadır. Çocuklar için yaşanabilir güvenli bir ortam oluşturmayı gaye edinerek dinî ve pozitif bilgilerle ruhlarını doyurarak İslamî bilinci aşılayan, hem de bedenlerin gıda ve sağlık giderlerini karşılayarak akıl, ruh, beden selametlerini sağlayarak hayata kazandırılması hedeflenen yetimlere yönelik külliyeler açılmaktadır. Bunlardan biri de Yardımeli Derneği tarafından Sudan’ın Darfur bölgesinde yaptırılan Akabe Yetimler Külliyesidir.

Yardımeli Derneği’nin yetkili ve bağışçıları ile birlikte yetimlerin sünnet operasyonuna iştirak etmek, keçi dağıtımı ve adak kurban kesiminde bulunmak için Sudan’a geçmiştik.

Akabe Yetimler Külliyesinde yaşamını tek başına idame ettirmeye gücü yetmeyen yetimlere kendi ayakları üzerinde duracak yeterliliğe ulaşıncaya kadar destek olmak, dinî ve meslekî eğitim ortamlarını oluşturmak ve onları aile şefkati ile kucaklayarak topluma uyumlarını sağlamak amaçlanmaktadır. Yetimhane, aile ortamını aratmayacak şekilde düzenlenmiş, çocukların sevgi, huzur ve şefkat atmosferinde her türlü ihtiyaçlarının en iyi şekilde karşılanmasına dikkat edilmiştir.

Sünnet öncesi çocukların moral ve motivasyonu artırmak için Yardımeli Sudan Bölge Temsilciliğinin organizasyonunda Hartum’da bulunan lunaparkta gönüllerince eğlendiler. Biz misafirlere de bir birinden güzel ilahiler okudular ve Kur’an tilaveti sundular. Misafirler yetimlerin arasına girerek onlarla sohbet ettiler ve hatıra fotoğrafı çektirdiler.

Ertesi gün 60 kadar yetimin erkekliğe adımı olan sünnet operasyonunda bulunduk ve Türkiye’den her katılımcı yetimlerin kirveliğini de yaptı. Tabii çeşitli hediyeleri unutmadan kendilerine verdik. Yakınlarının mutluluğu ve minneti gözlerinden okunuyordu. Sünnet operasyonunu gönüllü olarak gerçekleştiren Sağlık Personeli Halil Aykut son derece başarılı sünnet yaptı. Çocukların çoğu ne olduğunu anlamadan ve acı hissetmeden kesimi yapılmıştı. Üstelik operasyon 4 saat gibi kısa sürede bitmişti. Daha sonra kanama gibi cerrahi müdahaleye gerek kalmadan her şey temiz bir şekilde sünnet operasyonu sırasında sonuçlanmıştı.

Sünnet operasyonu sabah saat 9 civarında başladı, öğleden sonra bitti. Öğleden sonra bulunduğumuz yerden bir buçuk saatlik uzaklıkta bulunan Kamlin bölgesine geçtik. Burada 300 kadar keçi dağıtımı yaparak ihtiyaç sahiplerine teslim ettik. 

Beyaz Batılılar tarafından yer altı ve yer üstü zengin kaynakları kepçelenerek taşınmış ve hâlâ da taşınmaya devam etmektedir. Afrikalıların dökülen kan, gözyaşı ve alın teri ile şehirleri yükselmiş, buradan çalınan kaynaklarla servetleri şişmiştir. Bundan dolayı siyah tenliler hep beyazlardan nefret edecek ve her gördüğü beyaza kâfir diyecektir. Onların yardım amaçlı uzanan elleri mizansen, gözleri nemli dursa da avını yemeye hazır timsah iştahında, şartlara göre sözleri samimi dursa da, birkaç gün veya yıl sonra hayal kırıklığına uğratan bedbahttırlar.  Bundan dolayı Yardımeli Derneğimizin 300 kadar keçi dağıtımı öncesinde Kamlin bölgesi Belediye Başkanının sözleri kulaklarımızda yankılanmaktadır:”Batılılar hep menfaat için yardımda bulunuyor ve karşılığında acı bedeller ödeterek geri alıyor. Türkiye’deki kardeşlerimiz ise Osmanlı’dan bu güne dek karşılık beklemeden veriyor ve vermeye de devam ediyor. Bizler bunları elbette görüyoruz ve unutmuyoruz. Bizler, Yardımeli derneğinden ve kardeş Türkiye halkından çok memnunuz, sizlere her zaman müteşekkiriz, Allah sizlerden razı olsun.” 

3 kadar adak tosunun kesilmek sureti ile et dağıtımını da yaptık. Hartum’un gerisinde ve adeta günümüzden 200 yıl öncesinin yaşantısı hâkim bulunan Omdurman bölgesindeyiz. Burası kaçak yapılaşmanın olduğu geniş bir alana yayılmıştır. Elektriği, suyu, tuvalet bulunmayan içler acısı durumda zamanımızdan çok daha geride duran bir bölgedir. Fakat insanların yüzü gülüyor ve üstleri temiz şekilde dolaşıyorlar. Bu fakirlik ve sefalet karşısında dahi Allah’a isyan etmeyip şükrediyorlar ve kanaat gösteriyorlar. Buradan Soba Bölgesinde bulunan yerel bir vakfın merkezine geçtik. Karşılıklı temenni ve tebrikleşme töreninden sonra Avusturya’dan katılan Yardımeli Derneği bağışçısı 3 kız kardeşin keçi teslimine şahit olduk. Vakfın sahip olduğu okula geçtik. Burada çocuklar coşku ve sevgi gösterileri ile karşıladılar. Loş ve tozlu sınıfların duvarları ilâhî sesleri ile çınlamıştı. Hele fotoğraf çekimlerimde çocukların kendilerini göstermek ve kadrajda yer almak için çırpınmaları tebessümüme yol açmıştı.

Sudan’ın bazı bölgeleri açlık ve sefaletle boğuşan ülke olsa da yapılan yardımlarla ayakta durmaya çalışmaktadır. Ellerimizi uzattığımızda, yüreğimizi ulaştırdığımızda gözyaşları dinmekte ve ümidin ötesinde hayata sarılmaktadırlar. Onların Allah’a olan dualarında ümit ve beklentileri Türkiye’den gelen yardımlardır. Batılıların çölleşen vicdanları kendilerini yakmaktadır. Fakat Türkiye’nin yardımları onlara umutlarını kamçılamakta, hayatlarının esintisinde serinlik katmaktadır. Geleceğe yönelik ümitli olmak, insanın değerini de ortaya koymakta, zamanın bereketini artırmaktadır. Onlar şeytanın yeisine ve isyanına kapılmak yerine Allah’ın ipine sımsıkı sarılan ve ümidin ötesinde geleceğe kanatlanmak isteyen Burak gibiler. Haydi,  ellerimizi hiç bırakmamak üzere sımsıkı sarılmaya, uzaklarda olsa da gönüllerimizi yakınlaştırmaya koşalım! Veren el ile alan el arasında köprüde bir adım atmaya ve ufukların ötesini gözlemeye devam edelim.  Ümitlerin kapısını daha da aralamak için daha çok seferber olmamız gerekir. Onlar bu ümmetin adeta yetim kalmış toplumu gibi, yolları gözlemekte ve bizleri beklemektedir. Karınları doyurulması için değil, ruhlarının doyurulması ve kanayan yaralarının sarılması için; aş, iş ve bir çatı altında buluşabilecekleri sosyal ve ibadet çatısı beklemektedirler.

Özkan Karaca

Paylaş