Suriyede yaşanan insanlık dışı davranışlarda, kadın, çocuk ve yaşlılara uygulanan zulüm, haksızlık ve katliamlara karşı sessiz kalamayacağımızı, bu uygulamaları lanetlediğimizi açıkça ilan ediyoruz. Hiç şüphesiz bu tavır, İslamî ve insanî kimliğimizin bize yüklemiş olduğu tarihî bir sorumluluktur.
Suriye’de yaşanan katliamlar üzerine Yardımeli olarak sorumluluğumuzun gereği, aşağıdaki açıklamayı kamuoyu ile paylaşıyoruz:
Suriye’de yaşanan insanlık dışı davranışlarda, kadın, çocuk ve yaşlılara uygulanan zulüm, haksızlık ve katliamlara karşı sessiz kalamayacağımızı, bu uygulamaları lanetlediğimizi açıkça ilan ediyoruz. Hiç şüphesiz bu tavır, İslamî ve insanî kimliğimizin bize yüklemiş olduğu tarihî bir sorumluluktur.
Bir yılı aşkın süredir Ortadoğu halkları özgürlük ve adalet talepleriyle, on yıllardır üzerlerine çökmüş bulunan korkaklıktan silkinerek, bedel ödedikleri güçlü bir direniş göstermektedirler.
Her gün meydanları dolduran Suriye halkının direnişi ise, Baas yönetiminin ağır silahlarla bastırmaya çalışması neticesinde binlerce şehit vererek ciddi kan kaybetmektedir. Muhaliflerin sızdırdığı görüntü ve videolardan anlaşıldığı kadarıyla, Suriyeli kardeşlerimiz ağır bir imtihanla karşı karşıya bulunmaktadırlar. Maalesef tarih tekerrür ediyor. Beşşar Esed, zorbalık ve katliam noktasında bundan tam otuz yıl önce Hama'da on binlerce Müslümanı katleden babası Hafız Esad'ın yolunda yürüdüğünü tüm dünyaya gösteriyor. Zalim Beşşar geçen seneden bu yana tüm dünyanın gözü önünde içinde çok sayıda çocuk ve kadının da olduğu 8000'den fazla insanı vahşi bir şekilde tanklarla, toplarla katletmeye devam ediyor.
Mezhepler, kavimler ve devletler üstü bir hassasiyetle ele almamız gerekliliğine inandığımız bu tür insanlık suçlarını lanetlemeyi bir sorumluluk olarak biliyoruz.
Gelinen süreçte emperyalizmin bölgede hesap yaptığını ve hatta bu konuda bir yarış içerisine girdiklerini görmemek körlüktür; ama bölge diktalarını bu hesapların dışında göstermek ve bu hesaplardan ötürü halkın direnişini yaftalamak büyük bir basiretsizlik ve haksızlıktır. Müslümanlar olarak direnişle beraber hesaplar yaparak iştahı kabaran emperyalist devletlerin, NATO’nun müdahalesine de Baas diktasının kendisine de en yüksek perdeden tavır almak durumundayız.
"Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" inancıyla yoğrulmuş bir gelenekten gelen ümmetin bir azası olan biz Müslümanlar, aramıza çizilen sınırlara inat yaşanan vahşet ve katliamlara sessiz kalmayarak safımızı belli edeceğimizi ifade etmek isteriz. Hayatın akışı içerisinde bize dayatılan kapitalist dünyevileşmenin, modern tüketim hengâmesinin bize asli görevlerimizi unutturduğu böyle bir zamanda burada mazlum Suriyeli kardeşlerimizin her zaman ve her şartta yanlarında olduğumuzu belirtmek şahitliğimizin gereğidir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur…